Çin’de Marka Koruma: Neden Önemli?

Çin’de iş yaparken en çok karşılaştığımız sorunlardan bir diğeri markaların korunmasıdır. Özellikle pandemi süreci ile birlikte içerisinde Türk şirketlerinin de yer aldığı birçok yabancı firma bu konuda ciddi sorunlar yaşamaktadır.

2001 yılında Dünya Ticaret Örgütü’ne (DTÖ) dahil olmasını müteakip dünya ticaretinde giderek daha fazla söz sahibi bir ülke haline gelmiştir. Ancak Çin’i uluslararası platformlarda ABD ve AB gibi büyük oyunculara karşı en çok zorlayan konuların başında da yine fikri mülkiyet hakları gelmektedir.

Çin’e bu alanda atfedilen sorunların temel nedeni, her ne kadar son dönemde Çin Hükümetince bu konuda önemli reformlar yapılmış olsa da Çinli otoritelerin DTÖ anlaşması kapsamındaki taahhütlerini yerine getirmemesi nedeniyle mevcut fikri mülkiyet sisteminin yabancı patent ve marka sahiplerini yeterince korumamasıdır.

Nitekim, 18 Şubat 2022 tarihinde AB tarafından Çin aleyhine DTÖ nezdinde açılan bir patent davasında, Çin’in telekomünikasyon teknolojisine sahip AB şirketlerinin patent haklarını korumalarını ciddi ölçüde kısıtladığı iddia edilmektedir.

Muji Davası
Çin’de en çok bilinen marka tescil davalarından birisi de Japon Muji firması ile ilgilidir. 1980 yılında Japonya’da kurulan Muji firması 1999 yılında Çin pazarına girmeden önce tekstil ürünlerinin yer aldığı 24. kategori hariç diğer tüm ilgili kategorilerde markasını tescil ettirmiştir.

2001 yılında Çin’in Hainan eyaletinde yerleşik bir Çinli firma ise Muji markasını 24. kategoride (tekstil) kaydettirerek satış yapmaya başlamıştır. Bu durum mahkemeye taşınmış ve Çin mahkemeleri Japon Muji firmasının Çinli firmanın markasını ihlal ettiğine karar vererek tazminata hükmetmiştir.

Dünya çapında 1000’e yakın ve Çin genelinde 300’den fazla mağazası olan, Tokyo borsasında işlem gören Muji grubunun yaşadığı bu olay, Çin’in fikri mülkiyet konusuna Batı dünyasından çok daha farklı yaklaştığını göstermektedir. Markanın dünyadaki pozisyonundan bağımsız olarak bu sistemde, Çin içerisinde erken davranarak markayı tescil ettiren taraf 10 sene boyunca markanın yasal sahibi olmaktadır.

Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü
Bu noktada en büyük yanılgı, Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü’nün Uluslararası Marka Tescili ile ilgili Madrid Sözleşmesine üye olması nedeniyle, bu sistem üzerinden yapılan marka tescil işlemlerinin Çin’de yeterli korumayı sağladığını düşünmektir.

Birçok firmamız ne yazık ki bu anlayış içerisinde hareket etmekte ve Türkiye’den yaptırdığı uluslararası marka tescilinin Çin için yeterli olduğuna inanmaktadır.

Bu noktada sıklıkla karşılaşılan iki husus var.

  1. Çin’den tedarik sağlayan Türk firmalarının markaları, çoğu zaman birlikte çalıştıkları Çinli tedarikçileri tarafından Türk firmasının haberi dahi olmadan Çin’in ulusal marka tescil sistemine kaydedilmektedir. Türk firmasının yönlendirmeleri ile zaten belirli bir kaliteye ve standart üretim kapasitesine ulaşan Çinli firmalar böylelikle markanın Çin’deki yasal sahibi haline gelmektedirler. Sonrasında da bu markayı hem iç hem de uluslararası piyasalara sevk etme hakkını kazanmaktadırlar.
  2. Çin’e ihracat yapmak isteyen Türk firmaları ilk aşamada anlaştıkları distribütörler üzerinden ürünlerini Çin’e sevk etmekte, ürünün pazardaki performansına göre zaman içerisinde daha fazla sevkiyat yaparak pazara yönelmektedir. Ancak bu ürünleri market raflarında ya da çevrimiçi platformlarda gören bazı Çinli firmalar erken davranarak bu markayı tescil ettirmektedir. Türk firmaları ise marka tescilini ürün pazarda yerleştikten sonra gündemlerine almakta ancak çoğu zaman iş işten geçmiş olmaktadır.

Öte yandan, Çin’de marka tescil işlemini bir gelir kapısı haline getirmiş çok sayıda Çinli firma bulunmaktadır. Bu firmalar özellikle fuarları ziyaret edip gördükleri markaları teker teker kontrol ederek, tescilli değillerse hızlı bir şekilde başvuru yapmaktadırlar. Bu şekilde kendi firması adına yüzlerce yabancı markayı tescil ettirmiş birçok Çinli firma bulunmaktadır. Bu firmalar markayı sahibine iade etmek için zaman zaman fahiş ücretler talep etmekte, bir kısmı ise sözkonusu ürünü doğrudan kendisi üretip tescil ettirdiği markayı üzerine basıp ihracat yapabilmektedir.

Hatta Çin Ulusal Fikri Mülkiyet İdaresi’ne ait marka tescil sistemindeki boşluklardan faydalanarak etiket üzerinde yazan ancak marka olmayan çeşitli isimleri tescil ettirerek o ürünün pazara girmesini engelleyen firmalar dahi olabilmektedir.

Bu konuda en çarpıcı örneklerden birisi de gıda ihracatında yaşanmıştır. Bir Çinli firma aslında marka adı olmayan ve ürünün niteliği ile ilgili bazı Türkçe kelimeleri birer marka adıymış gibi tescil ettirerek, etiketin üzerinde bu isimlerin yer aldığı ürünlerin Çin’e girişlerini bir süreliğine engelleyebilmiştir. Çok hızlı bir şekilde gerekli itiraz başvuruları yapılmış olmasına rağmen, Çin Ulusal Fikri Mülkiyet İdaresi, bu kelimelerin marka adı değil ürünün niteliğine dair olduğuna hükmedene kadar bazı firmalarımız mağdur olmuştur.

Dolayısıyla, Çin ile herhangi bir iş bağlantısı içerisinde olan bir firmanın öncelikle ana markasını Çin’de kendi adına tescil ettirmesi elzemdir. Sahip olduğu diğer markaların ise düzenli aralıklarla kontrol edilmesi faydalı olacaktır. Erken davranmak, doğru iletişim kurmak, markayı sürekli izlemek hakların korunması ve olası sorunların önüne geçilmesi açısından hayati öneme sahiptir.

Diğer Yazılarımız

çinde-üretici-nasıl-bulunur

Çin’de Üretici Nasıl Bulunur?

Çin’de üretici bulmak,  Çin ile bağlantısını geliştirmek isteyen pek çok işletme sahibi için önemli bir husustur. Doğru, güvenilir ve işinize